Kadın, Kadının Kurdu Değil, Eril Dil ve Zihniyet Kadının Kurdudur!
- Uzm. Klinik Psk. Leyla KILIÇ
- 8 Mar
- 2 dakikada okunur

Kadın, kadının yurdudur; aksini düşündüren durumlar, eril dil, eril zihniyet ve henüz iyileşmemiş insanlık halleridir. Çünkü içsel meseleler bunlar, kılıfımız neye benzerse benzesin halledilmesi gereken içsel yaralar var. Yaralanmayan ruh yoktur. Her yara kendi izini bırakır. Her iz ister yüzeyde ister derinde olsun yalnız şefkatle sağalır. Şefkat dişildir, eşlikçidir. Alıcı, koruyan, gözeten, kabul eden, izin veren, birbirine ulaşan, sezen, saklayan, paylaşan, el uzatan, sızısıyla gülümseyebilen kadınlar yurdumuzdur. Kadınlar, birbirlerinde izler bırakırken birbirlerine yurt olurlar. O izler çoğalır, büyür, birbirine eklenir, dünya olur. Yurt olur…
Birlemiş Milletler (BM) her yıl kadın hakları da dahil olmak üzere belirli bir tema üzerinden insan haklarına ilişkin yeni bir alan belirlemektedir. BM, bu yılın Dünya Kadınlar Günü’nün temasını “Tüm kadınlar ve kız çocukları için: Haklar. Eşitlik. Güçlendirme.” olarak belirlemiştir. Bu temanın merkezinde, gelecek neslin özellikle kadınlar ve kız çocuklarının kalıcı değişimin katalizörleri olarak güçlendirilmesi yer almaktadır. Bu tema, kadınların ve kız çocuklarının haklarının korunması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve güçlendirilmesine vurgu yapmaktadır.
Yaşanılan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kadın ruh sağlığına olumsuz etkileri mevcuttur. Dünya Sağlık Örgütü, kadınlarda ruhsal hastalıkların daha fazla görülmesini biyolojik temelli bir yatkınlıktan çok, stres ve risk etkenlerine daha fazla maruz kalması ile ilişkilendirmektedir. Kadınlar depresyon, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozuklukları, somatoform bozukluklar gibi ruhsal rahatsızlıkları daha fazla yaşamaktadırlar. Toplum içerisinde aldıkları sosyal desteğin azlığı, yaşadıkları rahatsızlıkların etkisini ve süresini olumsuz etkilemektedir.
Depresyon kadınlarda daha fazla kronikleşmekte ve kadın olmak yinelemenin öngörücüsü olarak görülmektedir. Kadınlarda eş tanı oranı yüksektir, eş tanı oranı daha fazla yeti yitimine, belirti şiddetinin daha fazla olmasına neden olmaktadır. Kadınlara dayatılan “mutlak ötekilik”le mücadele ederek ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, kadının adının ve kimliğinin görünür olduğu bir barış ortamının sağlanmasıyla kadınlar ruhsal olarak daha sağlıklı olabilir.
Her alanda, her dakika üretilen erkek egemen ideolojik argümanlara karşı, birbirini sevmenin, emek vererek, dokunarak, üreterek cinsini hak ettiği yere getirmenin sorumluluğu her birimizde. Çünkü biliyoruz; kurdu değil, yurduyuz birbirimizin…
Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!
Sevgilerimle,
Uzm. Psk. Leyla Kılıç
Comments