Anne Baba Tutumları 1
- Esra ÜLÇETİN
- 9 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Çocuk, özel haller dışında (anne ve veya babanın vefatı, boşanma, çocuk yetiştirme kurumuna verilme, evlatlık verilme gibi) genellikle anne-babası tarafından büyütülür. Anne-baba arasında saygı, sevgi, paylaşım, muhabbet hele de uyum varsa aile huzurlu; sevgi, saygı,
muhabbet ve paylaşım az ya da yok üstelik eşgüdüm de yoksa aile huzursuz olacağından, çocuk bu durumlardan doğrudan olumlu veya olumsuz yönde etkilenir.

Anne-babanın nasıl yetiştiğiyle, kendi anne-babalarının veya onları yetiştiren diğer kişilerin onlara gösterdiği tavır, tutum ve davranışlarla yani kendi çocukluk yaşantılarıyla ilgilidir.
Ülkemiz doğudan batıya çok geniş bir kültür yelpazesine sahiptir. Doğu Anadolu bölgesi kültürüyle yetişmiş bir anne-baba ile Karadeniz kültürü veya Ege kültürüyle yetişmiş bir anne-baba kesinlikle birbirinden farklı tavır, tutum ve davranışlar sergilemektedir. Çünkü her
birey içinde yaşadığı toplumun kültürel değerlerinden, örf ve ananelerinden, bakış açılarından vb. belli ölçülerde nasibini alır. Anne babalık tutumu; anne, baba ve çocuk arasındaki etkileşimin şeklidir.
Aşırı Koruyucu Anne-Baba Tutumu
Yıllarca çocuk sahibi olmak isteyip bu isteğine seneler sonra kavuşan anne-babaların gösterdiği tutumdur. Özelikle aşırı derecede çocuk sahibi olmak isteyen ailelerde, tek çocuklu ailelerde, tek torunlarda, ilk çocuklarda bu anne babalık tutumuna sıklıkla rastlarız. Aşırı korumacılık toplumumuzda ne yazık ki “İYİ” ebeveynlik sayılmaktadır.
“Aman terleme hasta olursun”
“Aman koşma düşersin”
Çocuk ailenin ilgi odağı olmuş, merkezi hâline gelmiştir. Anne-baba kendini, kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmeye ve her şey çocuğa göre şekillenmeye başlar. Yemez yedirir, giymez giydirir, kendilerini tamamen unutup çocuğun ihtiyaçlarına ve onla ilgili her şeye
yönelirler. Tüm hayatlarını çocuğa göre planlarlar. Bir istediği iki edilmez, el bebek gül bebek büyütülür. Çocuğun bir şey talep etmesine gerek bile kalmaz, o demeden anne-baba durumu sezer ve gerekeni yapar. Ağlamaması için tüm tedbirler alınır. Karşılaşacağı tüm zorlukları anne-baba onun adına aşar. Yemeklerini annesi yedirir, üstünü annesi giydirir, düşer diye kucakta ya da pusette taşınır. Aşırı koruyucu tutumla büyüyen çocuk fazlaca bağımlı olur ve her şeyini anneden babadan istemeye başlar. Kendi başına karar veremez, kendi başına bir işin üstesinden gelemez, kendi başına hiçbir şey yapmaz.

Aşırı koruyucu tutumla büyüyen çocuk, okula gittiğinde uyum sorunları yaşamaya başlar. Tek başına yemeyi reddeder, ayakkabılarını tek başına giymek istemez, tuvalete tek başına gitmek istemez. İnce el kasları gelişmemiş, çünkü ona hiç fırsat tanınmamıştır. Kaba motor
hareketlerde (yürümek, koşmak, atlamak gibi) zorlandığı görülür, çünkü ailesi tarafından sakınılarak büyütülmüştür. Anne-babasına bağımlıdır ve bağımlı bir kişilik geliştirir, bağımsız hareket etmekte, kendi fikirleri olup olmadığını fark etmekte, inisiyatif almakta zorlanır.
Aşırı koruma, GÜVENSİZ çocuklar yaratır.
Red Edici Anne-Baba Tutumu
Bu tür anne-babalık tutumuna, genellikle evlilik dışı ilişkiler sonucu dünyaya gelmiş çocuklar maruz kalır. Bazen de istenmeyen hamilelikler sonucu dünyaya gelmiş istenmeyen çocuklar. Ya aile hiç çocuk istememektedir ya da anne istemekte baba istememekte veya durum tam tersidir. Çocuk, dünyaya bedensel ya da zihinsel bir engelle gelmiştir. Ailenin çocuk bakmak için maddi ve manevi şartları yeterli değildir. Çocuk, anne-babanın eğitimini ya da kariyerini sekteye uğratmıştır. Anne veya baba eşini ihmal edecek kadar çocuğa düşkünlük göstermekte ve ihmal edildiğini düşünen eş çocuğa düşmanlık beslemekte, çocukla rekabete girmektedir. Çocuk şeklen ailedeki kimseye benzememektedir. Çocuk sevilmeyen birine benzemekte veya sevilmeyen birini hatırlatmaktadır. Anne-baba boşanmış ve çocuk hem anne hem baba tarafından istenmemiştir. Anne ya da baba boşanmış ve çocuğun velayetini alan taraf yeniden evlenmiş, fakat yeni eş tarafından çocuk ret edilmiştir…
Bu ebeveynlik tutumuna sahip kişi, çocuğa evdeki diğer çocuklardan belirgin şekilde farklı (olumsuz, kötü, ret edici, ezici) davranır. Çocuk ne yapsa suçtur. Her yaptığını eleştirir, hiçbir davranışını beğenmez, onaylamaz. Tüm dikkati çocuğun üzerindedir ve sürekli eksik gedik arar. Hep yaptığı hatalar üzerinde durur. Çocuğu yıldırmak, ezmek için en ufak fırsat değerlendirir, hatta fırsat yoksa da oluşturur. Evde karşılaşılan her problemin sorumlusu olarak çocuğu görür.
Kısaca çocuk ağzıyla kuş tutsa bile kimseye yaranamaz, o bir günah keçisidir. Bu şekilde yetişmiş bir çocukta sağlıklı bir benlik imajı oluşması pek mümkün değildir, kendini sevilmeye değer bulmaz, başkaları her zaman değerli, o ise değersiz. Arkadaşları ile oynarken sürekli arkadaşlarını şikayet eden onların yaptığı işleri beğenmez.

Kolay kolay kimseye güvenemez veya insanlara kolayca güvenir. Yardım duygusundan yoksundur. Sinirli ve saldırgan olma olasılığı yüksektir, kendini terk edilmiş, istenmeyen çirkin ördek yavrusu gibi hissetmesi de. Kendisine doğru model olunmadığı için hayatı tek başına öğrenmek zorundadır, bu sebeple doğru davranmayı da kolay öğrenemez. Duygusal kırgınlıkları çok yoğun yaşarlar. Özellikle bebek ve çocuk yaşlarında kendini koruyamadığından uysal, itaatkâr ve edilgin davranışları seçtiklerinden, sürekli eleştiriye maruz kaldıklarından özgüven sorunları yaşamaları kaçınılmazdır. Ergenlikle beraber hırçın,
uyumsuz davranışlarda bulunması, depresif ruh hâli, intihar meyli, asosyal davranışlar göstermesi, yasa dışı davranışlara yönelmesi, evden kaçması olasıdır. Bu çocuklar dengesiz bir kişilik sergilemektedir.
Çocuklarımızı istediğimiz gibi olmaları için değil, kendi kişilikleri ile yetiştirmektir kıymetli olan. Onları çok seviyor olmamız bizim istediğimiz gibi olarak büyümelerini gerektirmiyor.
Herkese ailesi ve sevdikleri ile birlikte sağlıklı, bereketli ve şanslı olacakları bir yıl diliyorum. HOŞ GEL 2025...
Esra ÜLÇETİN
コメント